Çiğdem CANPOLAT GÜÇTEKİN / AGORA MEDYA - İzmir'in Gaziemir ilçesinde yer alan ve 'İzmir'in Çernobili' olarak adlandırılan eski kurşun ve döküm fabrikası alanı ile ilgili yeni gelişmeler yaşanmaya devam ediyor.Alanda, yürütülen temizlik çalışmaları devam ederken eski kurşun fabrikası atıklarının Torbalı ilçesi Yoğurtçular Mahallesi'ndeki boş bir alana izinsiz şekilde döküldüğü iddiaları gündeme bomba gibi düştü.İddialar sonrası TMMOB İzmir İKK, İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu, İzmir Yaşam Alanları, EGEÇEP ile birlikte ortak basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık ve Karabağlar Belediye Başkanı Helil İnay Kınay da katılım gösterdi.
IŞIK: BÜTÜN TOPLUMU MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUM Mücadeleyi sürdüreceklerini belirten Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık, “Yaklaşık 18 yıldır sürdürülen mücadelede yeni bir aşamaya geçildi. Aralıksız olarak partimizin ve Gaziemir Belediyesi’nin sürdürdüğü bu mücadelede bizim bazı taleplerimiz vardı. Bu taleplerimizin başında da buranın bilim insanlarımızın gözetiminde temizlenmesiydi ve temizleyecek firmanın yetkinliğiydi. Taleplerimizin ne kadar haklı olduğunu bugün ve dün yaşananlar ortaya koymuştur. Çünkü biz buradaki her avuç toprağın bir kontrol mekanizması kullanılarak çıkarılmasını ve taşınmasını istemiştik. Ama görüyoruz ki taleplerimiz dikkate alınmadı ve kaygılarımız gerçekleşti. Sonuna kadar mücadele edip buranın bilim insanlarının ve bilime hizmet eden kurumların gözetiminde temizlenmesini sağlamak için mücadelemiz sürecek. Bütün toplumu bu konuda desteğe çağırıyorum” ifadelerini kullandı. KINAY: NE YAZIK Kİ… Kaygılarının devam ettiğini belirten Karabağlar Belediye Başkanı Helil İnay, 18 yıl önce bu alana ilk gelenlerdeniz. Türkiye’nin her bölgesindeki atık yönetimi ile ilgili süreçlerde bir felaketi aslında hep beraber burada yaşadık. Bu mücadele sürerken sorular hiç değişmedi ama cevaplar hiç verilmedi. 18 yıl sonra şu anda Karabağlar Belediye Başkanı olarak buradayım Çünkü Aydın Mahallemiz, Emrez Mahallemiz, bizler Gaziemir ile birlikte bu alandan etkileniyoruz. Tüm İzmir halkı etkileniyor. Yıllardır sorduğumuz soruların cevaplarını bekliyoruz. Ne yazık ki ortaya koyduğumuz tüm kaygılar tekrar tekrar gerçekleşiyor. Bu bir çevre ve halk sağlığı mücadelesidir. Türkiye’de insan ve çevre hakları mücadelesidir. Bu mücadeleye sonuna kadar devam edeceğimizi bir kez daha paylaşmak istiyorum” şeklinde konuştu. CANGI: HEPSİ SORUMLU Ege Çevre ve Kültür Platformu Avukatlarından Arif Cangı, “Bugün Fukuşima’nın yıldönümü. Fukuşima felaketinde aslında nükleer santrallerin barışçıl olmadığı, güvenli olabileceği iddiasının gerçek dışı olduğu ortaya çıktı. Gaziemir’deki ortaya çıkan nükleer atıkların tüm dünyanın başının belası olduğunu gördük. Burası aslında Fukuşima ve Çernobil gibi dünyanın gündeminde olması gereken bir yer Çünkü bu nükleer atıkların kaynağı bizde değil. Dışarıdan geldiği belli. Nasıl geldiği, hangi ülkeden geldiği, gönderen ülke, gönderen şirket ve getirenler hepsi sorumlu. Bunun yanı sıra daha önceki Türkiye Atom Enerjisi Kurumu şimdi Nükleer Düzenleme Kurumu ve TENMAK bu işte sınıfta kalmıştır. Çünkü şayet uluslararası sözleşmelere göre Uluslararası Atam Enerjisi Ajansını uyarsaydı, bilgilendirseydi ve yapacağı takiple bu atığın nereden gelmiş olduğu hakkında bilgi toplasaydı gönderen ülkeye başvursaydı şu an ki buradaki atıkların temizlenmesi uluslararası bir iş olarak yapılacaktı. Böylelikle de masraflarda gönderen ülke tarafından karşılanacaktı. Bu yapılmadı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu da bizim uyarılarımıza sessiz kaldı. Şimdi burada bir kendince bir çevresel iyileştirme ve atık temizliği işlemi yapılıyor baştan beri biz bu şekilde bu temizlik olmaz diyoruz. Mutlaka bağımsız denetime açık olmalı diyoruz ama görüyoruz ki bağımsız denetimi bir tarafa bırakın çevre il müdürlüğü de denetlememiş. Bu atıklar şu anda ortalıkta dolaşıyor. Nereye, ne döküldüğünü bilmiyoruz. Şu anda 5’inci İdare Mahkemesinde bir davamız görülüyor. Bu işlemi iptali davası… O dava dosyasına gelen bilgilerden görüyoruz ki buradan çıkana tıklar çimento fabrikalarına götürülüyor. Oradaki yakma ünitesinde yakılıyor. Bir kısım atıklar nükleer atıklar olduğu gerekçesiyle nükleer araştırma merkezine götürülmüş. Ancak bu atıkların buradan çıkış tonajıyla, Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi’nden teslim alınan tonajı farklı. Buradan daha yüksek çıkmış, Çekmece Nükleer Araştırma Merkezi’nden daha düşük miktarda alınmış. Bu aradaki fark nereye gitti? Döküldü mü, atıldı mı, kim aldı? Bunların hepsi soru işareti” dedi. SORUŞTURMAYI DERİNLEŞTİRİN VE HEMEN BURAYA EL KOYUN 5’in İdare Mahkemesine ve Cumhuriyet Başsavcılığına çağrıda bulunan Cangı, “İzmir Barosu, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’na başvuru yaptı, bizlerde kişisel olarak başvuru yaptık. Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, TENMAK ile işbirliği içinde bu olaya el koyması gerekiyor. Bunu uluslararası kamuoyuna duyurmak gerekiyor. Bu sadece bizim sorunumuz olmaması gerekiyor. Bu aşamadan sonra mutlaka ve mutlaka uluslararası mekanizmalar işletilerek bu alanın usulüne uygun, bilimsel verilerle en az zarar verecek şekilde temizlenmesinin gerçekleştirmesi gerekiyor. Bunun için ben buradan İzmir 5’nci İdare Mahkemesine de çağrıda bulunmak istiyorum. Lütfen daha fala geciktirmeyin mahaline bilir kişilerle keşfe gelin ve gereken iptal kararını verin. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığında bu atıkların yasa dışı yollarla getirilmesi ve çevrenin tepkisinden dolayı yürüyen bir soruşturma var. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına sesleniyorum; soruşturmayı derinleştirin. Korktuğumuz başımıza geldi, kontrolsüz bir şekilde araziye boşaltıldı. Soruşturmayı derinleştirin ve hemen buraya el koyun. Gerekli tedbirlerin alınmasına yardımcı olun. Bu sorumluluk hepimizin. Herkesin sorumluluğunu bilmesi gerekiyor” diye konuştu. SAĞLAM: BURASINI BU HALDE BIRAKMAYACAĞIZ İzmir Yaşam Alanları temsilcisi Yasemin Sağlam, "Burada bir katliam ve felaket yaşanıyor. Günbegün yaşanıyor. Bu alana 400-500 metre mesafede olan bir okula günde 600-700 çocuk geliyor. O çocuklar gelirken bu atıkların arasından geçiyorlar. Burada top oynayıp eğleniyorlar. Bunlarla ilgili hiçbir kontrol, denetim yok. 2007 yılından bir sene önceye kadar hiç bir şey neredeyse yapılmadı. Defalarca başvurulmasına ve talep etmemize rağmen yapılmadı. Bir sene öncesinde sözde bir denetim, sözde EKOVAR diye bir şirket… Şirketin bir taraftan iflas ettiği, bir taraftan bu alanda zaten yetkili olmadığı dana önceden hiç bu tarz bir temizlik yapmadığı ortaya çıkmışken hala onun üstünde gözüken sözde bir temizleme işlemi yapılıyor. Bu atık nereden geldi? Bu atığın ucu Aliağa’daki gemi sökümden kaynaklanıyor. Oraya gelen zararlı maddeler, nükleer atıkları, insan sağlığını ve çevre yaşamını tehdit eden tüm malzemeler bir yerlerde yok edilmeye çalışılıyor işte o bir yerlerden bir tanesi de burası. Şimdiye kadar çok üstesinden gelmeye çalıştık ama yapamadık. Yapacağız ama… Burasını bu halde bırakmayacağız. O çocukları, bu mahalleyi, bu sağlıksız ortamdan el birliğiyle kurtaracağız" dedi. YÜKSEL: ZİNCİR MARKETLER GİBİ…İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel, “Uzun yıllardır halk sağlığını tehdit eden, kaynağı belli olmayan tehdit ile mücadele etmekteyiz. Halkın sağlığını ne kadar etkilediği, kaç kişinin zarar gördüğü konusunda bilgi sahibi değiliz. Biz hem halk sağlığını hem bu bertaraf tesisinde çalışanların sağlını da düşünüyoruz. Onlar nasıl bir tehdit ile karşı karşıyalar… Yıllardır aslında biz nasıl tehdit ile karşı karşıyayız… Kaynağı belli olmayan nükleer atıkla mücadelemizi sürdürüyoruz. Bir kör ebe gibi gözlerimiz kapalı bu işle mücadeleyi sürdürüyoruz. Ulaşmak istediğimiz bilgiler var. Bilimin ışığında bunlara çözüm üretmek hem halkın hem tesiste çalışan işçilerin sağlıını korumak adına mücadelemiz sürecek. Her zaman olduğu gibi bir şey yaşıyoruz. Kaynağı belli olmayan yurt dışından gelen bir atıkla karşı karşıyayız. Burada yaşadığımız yetmedi aynı zincir marketler gibi aldık onları Torbalı’ya taşıyoruz. Belki başka alanlara taşıyacağız… Orada başka insanlar sağlık sorunları yaşayacak. Bunu taşıyan kamyondaki çalışan işçi zarar görecek. Buraya geldim gördüm papatyalar var. Biz buradaki papatyaları, papatyaları toplayan çocukları yok ederken yetmiyor başka yerlerde radyoaktif zincir alanları oluşturup ağır metalleri çevreye yayıyoruz. Daha çok insanın zara görmesine neden oluyoruz. Bu konuda önemleri alabilmek için gerçek ve net bilgilere ihtiyacımız var. Nasıl çözüm üretiyorlar bilmemiz lazım. Bilim insanları ortak çalışıp bu konuda halkı ve burada çalışan insanları korumak adına gerekeni yapması lazım” diye konuştu.Çiğdem Canpolat
