Çiğdem CANPOLAT / AGORAMEDYA - İzmir Depremzedeleri Derneği (İZDEDA), 30 Ekim 2020 tarihinde yaşanan depremden sonra İzmir depremzedeleri için bugüne kadar yapılan, yapılmayan ve hala devam eden mağduriyetler konusunda bir basın açıklaması düzenledi.
Açıklamaya İZDEDA Kurucu Başkanı Haydar Özkan, İZDEDA Başkan Yardımcısı ve Halk Konut Kooperatifi Başkan Yardımcısı Aytekin Keskin ile çok sayıda depremzede vatandaş katışım gösterdi.
Depremin üzerinden geçen 36 ayda sorunların çözülmediğini ifade eden Özkan, depremzedelerin artık bir yol ayrımında olduğunu ve dayanacak güçlerinin kalmadığını vurguladı.
ÖZKAN: ÇÖZÜLEN SORUNUMUZ MAALESEF BULUNMUYOR
36 aydır sorunlarının çözülemediğini ifade eden Özkan, “Bizler İzmir depreminin üzerinden geçen 36 ayda nelerle karşılaştık hangi sorunlarımızı çözdük hangi sorunlarımız çözülemedi bunları sizlerle paylaşmak isterdik ancak çözülen sorunumuz maalesef bulunmuyor. Ancak bizler yine de tüm çabalarımızla depremzedenin gücüyle alabildiğimiz kadar hakkımı sizlere anlatacağız. Devletimiz tarafından depremzedelerimiz için yapılanlar şöyle; İzmir deprem Şehitlerine, İzmirli güzel yürekli iş insanlarının İzmir Depreminde hayatını kaybedenlerin ailelerine ücretsiz konut dağıtımı yapıldı. Proje alanlarında 1500 civarında konut inşa edilip teslim edildi. Rezerv alanda ağır hasarlılara 1200 civarında konut verildi. Bu konuda derneğimiz, bu haktan tüm ağır hasarlı depremzedelerin faydalanabilmesi için bilgilendirme yapmış, rezerv alan tercihi yapmalarını sağlamıştır” ifadelerini kullandı.
“HALA HAKKIMIZ İÇİN BOĞUŞUYORUZ”
Dernek ve depremzedelerimizin gücüyle yapılanları da anlatan Özkan, “Belediyemizden parsel bazlı yüzde 20, ada bazlı yüzde 30 emsal alındı. Ama hala hakkımız için boğuşuyoruz. Derneğimiz tarafından Halkkonut projesi geliştirildi. Halkkonut sayısı 51 e ulaştı. Emlak Konutun İzmir’de yıkılan konutları yapması için derneğimiz yaptığı görüşmeler olumlu sonuç vermiş, 13 adet binamızla anlaşma sağlanmıştır. Ayrıca Emlak Konutun 5 kat değil 7 katlı olarak yapılmasını sağladık. Depremzedelerimize 36 aydır kesintisiz psikolojik destek vererek onların hayata tutunmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. 500 depremzede öğrencimizin hayatlarına dokunarak gerek maddi gerek manevi destek ve danışmanlık yaptık. Dezavantajlı bireyler için çalışmalar yürütüp, onların ihtiyaçları için hayırseverler, yerel yönetim ve iktidar arasında köprü olduk” şeklinde konuştu.
“ÇÖZÜLEMEYEN EN ÖNEMLİ SORUNUMUZ KREDİ”
36 ayda yapılamayanları da anlatan Özkan, “Orta ve az hasarlılarımız için rezerv alandan satış önceliği talebimiz olumlu karşılandı ancak henüz sonuçlanmadı. O yer kavramından mağdur olan depremzedelerimiz için çalışmalarımız devam ediyor. Proje alanında 11 konut, rezerv alanda ise 146 iş yeri kurada çıkmadığı için teslim edilemedi. Hak sahipleri mağduriyeti giderilemedi. 1. Proje alanında daha önce sözünü almış olduğumuz trafo alanı tekrar gündem olmuş ve depremzedeler huzursuzluk yaratmıştır. Bu konunun net bir şekilde sonuçlandırılmasını istiyoruz. Rezerv alanda teslim edildiği duyurulan ve vatandaşların kullanımına başladığı konutlarda çok sayı da eksiklikler olduğu bilgisi gelmekte. Bizlerinde alanda gördüğü eksikliklerle ilgili müttehitlerle iletişime geçilse de sorunlar göz ardı edilmekte. Evlerine geçemeyen vatandaşlar ise bunlara rağmen aidatlarını vermeye ediyorlar. ‘Teslim edilen’ dairelerin eksiklikleri tamamlanmamasından kaynaklı hala kira ücreti ödemeye devam ediyoruz. Çözülemeyen en önemli sorunumuz ise kredi. Sözü geçen 0,79 faiz oranı 10 yıl vade 1 milyon 250 bin TL krediyi yukarıda bahsettiğimiz gibi sadece 1 bina kullanabildi. Faiz oranı 2,59’a yükseldi. 5 Ekim 2023 tarihinde yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesinde orta ve üstü seviyedeki hasarlı binalar için verilen hibe ve kredi desteği sadece 6 Şubat depremzedeleri ve 11. il olarak ilave edilen Elâzığ depremzedelerini kapsamaktadır. Bu karar İzmir depremzedelerini derinden yaralamıştır. Peki İzmir’in, İzmirlinin temsilcisi 28 milletvekili bu konuda niye sessiz kalmaktadır?” dedi.
“MAĞDURİYETLER 36 AYDIR DEVAM EDİYOR”
Bayraklı’nın demografik yapısının değiştiğini ifade eden Özkan, “Kapıcılar ve kiracılar için bir türlü çözüm bulunamadı. Mağduriyetler 36 aydır devam ediyor. 36 aydır mahkeme kapılarında ödediğimiz DASK sigortalarının karşılığını almak için mücadele verip para harcıyoruz. Türkiye’de deprem için toplanan ancak 30 Ekim’de yararlanamadığımız deprem vergisini 36 aydır vermeye devam ediyoruz. Bunların yanı sıra 6 Şubat depremi sonrası bir kereye mahsus toplanan 2 defalık MTV vergisini biz İzmir depremzedeleri de veriyoruz. Bayraklı’da yıllardır oluşan demografik yapı 30 Ekim sonrası maddi yetersizliklere boyun eğiyor. İlçe sınırlarında bulunan demografik yapıda büyük oranda bir değişim söz konusu. İzmirli depremzedelerin kadar mütekaitlerin iki dudağının arasına bırakıldı. Aracı olması gereken kurumlar depremzede yanında yer alıp hak mağduriyetlerinin önüne geçemedi. Her gün depremin gerçekleştirdiği ülkemizde, deprem bölgesinde yer alan İzmir’de 36 ay geçmesine rağmen depremzedeler hala maddi yetersizlik nedeniyle hasarlı konutlarda oturmaya devam ediyor. Olası bir can kaybının sorumlusu sizce kim olacak? 1 milyon TL kredi çekmiş olsak ve bunu 0,79'dan çekeceksem aylık ödemem 12 bin 929 TL'ydi. 2,79'a çıkınca 28 bin 966 TL'ye çıktı. Bu aylık 16 bin TL fark demek” diye konuştu.
“DAYANACAK GÜCÜMÜZ KALMADI”
Özkan İzmir depremzedelerinin unutulduğunu ifade ederek, “İzmir depremzedesi unutuldu. Bundan sonra sırtı sıvazlanan, verilen sözlere inanan, sabırla bekleyen mülayim depremzede olmayacağız. Bizler 30 Ekim 2020 depremzedeleri olarak 36 ay sonunda artık yol ayrımındayız. İlk günden beri söylediğimiz ya bir yol bulacağız, ya bir yol açacağız sloganının sonuna geldik. Önümüzdeki 30 Ekim 2024’E kadar ya evlerimizi yapacağız ya da bu diyardan yol alacağız! Depremzedenin dayanacak ne psikolojik ne maddi gücü kalmamıştır!” ifadelerini kullandı.
“ADAY OLUP OLMAYACAĞIMI…”
Gelecek yıl gerçekleşecek olan yerel seçimlerde belediye başkan olup olmayacağı sorusunu cevaplayan Özkan, “Biz buraya bir ekip çalışması olarak geldik. Derneği kurarken de böyleydi, şimdi daha da büyük bir ekip olduk. Bu konuyla ilgili ekip arkadaşlarımla açıkçası çok büyük bir istişarede bulunmadım. Bu sadece depremzedenin içinde bulunduğu sorunu dile getirebilmek için depremzedemizin bana verdiği, bana yapmış olduğu baskıyı ön plana çıkarmak için yapmış olduğum bir açıklamaydı. Milletvekilliği zamanında milletvekili olabilmemiz için o sorunları dile getirebilmemiz için bir baskı vardı. O zaman istememiştik. Köye gideceğiz, biz tavuk besleyecektik. Ama gördük ki 36 ay geçti. Tavuk beslemeyi bırakın, bizim arsalarımızda tavuk beslenecek pozisyondayız. Yerel yönetim için de adaylığımızı, arkadaşlarımızla oturup konuşmamız lazım. Ailemle oturup konuşmam lazım. O bu konudaki tazyik çok fazla. Bu önümüzdeki süreçte belli olacak gibi gözüküyor” diye konuştu.
“İZMİRLİNİN, İZMİRLİ DEPREMZEDELERİN SUÇU NE?”
İzmir depremzedesinin ayrıma maruz kaldığını ifade eden Özkan, “İzmir depremzedesi gibi bir ayrım da söz konusu, ayrımla karşı karşıyayız. Elazığ depremi bizden 10 ay önce oldu. Elazığ'da 25 bine yakın konut yapıldı. Oradaki hasar durumu yüksek verilmişti. Onun için konutların sayısı öyle yapıldı. Bizim buradaki hasar tespitinde ağır hasarlılar 3 bin civarında gerçekleştirildi. Orta hasarlar 7 bin civarında gerçekleştirildi. Az hasarlı 67 bin civarında gerçekleştirildi. Onun için de yapılan konut sayısı az gösterildi. Az oldu. Az olması gerekiyordu. Çünkü 7269 sayılı kanuna göre devletimiz yapacağını yaptı. Evet tamam onu kabul ediyoruz ama bizim bir gerçeğimiz var. Orta hasarlarımız burada. İzmir bölgesinde güçlendirme yapacak durumda değiller. Çünkü arazimiz buna müsait değil. Binalarımız yıkıldı. Sayın bakanımızın yapmış olduğu telkinlerle, ilk zamanlarda yaklaşık olarak 5 bin civarında az hasarımız yıkıldı. Bunlar tekrar yerine inşa edilemedi. Bunun inşa edilmesi için bizim devletimizden bu konuda desteğe ihtiyacımız var. Kendi başımıza yapamayacağımızı gördük. Elazığ'da ne var Elazığ on ay önce deprem olmuş olmasına rağmen yeterli destek sağlamış olmasına rağmen 6 Şubat'ta gerçekleşen depremin arasına Elazığ'da 11’nci il olarak katıldı. Tekrar eksiklikleri geriden gideriliyor. Buradaki İzmirli'nin, İzmirli depremzedelerin suçu ne?” dedi.
KESKİN: AYRIMCILIĞA MARUZ KALDIK
İzmir depremzedelerinin ayrımcılığa maruz kaldığını ifade eden Keskin, “Merkezi hükümet kampanyalar yaptı. 500 bin hibe, 800 bin kredi veya İstanbul için olan yarısı size yarısı bizden kampanyası tarzında insanların ev sahibi olabilmesi için kampanya yaptı. Ama burada İzmirli depremzedeler unutulmuş oldu. Hatta bir ayrımcılığa maruz kaldık. Bu haksızlığı gerçekten reddediyoruz. Halkımız kooperatifleri olarak biz de 15 Haziran 2022’de Dilber Apartmanı'yla başlayan bir proje üzerinden yaklaşık bir yıl geçmiş olmasının sonucunda 51 kooperatife ulaştı ve toplam 3 bin 500 yüz bağımsız bölüm sayısına ulaşmış oldu. Bizim de halkımız kooperatiflerini diğer depremzedelerle yaşadığımız sorunlar birebir aynı. Bizim de karşılaştığımız en büyük sorun kentsel dönüşüm kredisi faiz oranları. 15 Ağustos'ta 0,79 olan kentsel dönüşüm faiz oranı aradan yaklaşık iki ay geçtiğinde yaklaşık dört kat arttı. Birçoğu emekli olan sabit gelirle geçinen depremzedeler 8 bin lira 10 lira ödemek zorunda kalırken, bugün emekli maaşlarından daha fazla sadece kredi taksit oranı ödemek için 26 bin lira ödemek zorunda kalıyorlar. Bizim yetkililerden istediğimiz kentsel dönüşüm kredi faiz oranlarının çok daha düşük seviyelerde tutulması. İnsanların ödeme kapasitesi olabilecek oranlarda bu maliyetlerle evlerini yapabilme şanslarının gerçekleşmesi. Bugün sadece kaba inşaat maliyetleri aşağı yukarı 1 milyon TL civarında bir rakama ulaşıyor. Evin yapım maliyetleri 2 milyon, 2,5 buçuk milyon civarına ulaşabilmiş durumda. Bu da insanların asgari olarak 10 yıl boyunca 28 veya 30 bin lira civarında taksit ödemeleri anlamına gelir ki bunun ödenme şansı depremzede için sıfır. Dolayısıyla bizim yetkililerden istediğimiz kentsel dönüşüm faiz oranlarının 0,79’da sabit olarak tutulması ve bunlar müteahhitle ev yapacak komşularımızın isterse kooperatif aracılığı yapmak isteyen komşularımızın bu haklardan yararlanması” dedi.
Çiğdem Canpolat