AGORA MEDYA- İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Atila Sertel, Öncüşehir TV’de ‘Öncü Siyaset’ programının konuğu oldu. Muhabirimiz Çiğdem Canpolat’ın sorularını yanıtlayan Sertel, adaylık süreciyle ve süreçte gelişen durumlarla ilgili açıklamalarda bulundu.“İZMİR BENİM İÇİN ÇOK BÜYÜK SEVDA”İzmir’in kendisi için büyük bir sevda olduğunu ifade eden Sertel, 1978 yılında İzmir’e üniversite öğrenimi için gelen, gazeteci olma hedefinin ve İzmir aşkının olduğunu söyleyen Sertel,’’ İzmir Ege Üniversitesi’ne gazetecilik ve halkla ilişkiler meslek yüksek okulunu okuyamaya geldiğimde hedefimde çok iyi bir gazeteci olmak vardı. Bu hedefimde en büyük gazetelerde görev görerek. Türkiye de toplumun, halkın sorunlarını kalemimle yazarak, çizerek, haber yaparak, gerek muhabir gerek haber müdürü, gerek de yazı işleri müdürü olarak o görevi tamamladım. Gazeteciler cemiyet başkanı, Türkiye gazeteciler federasyonu başkanı oldum. Gazeteci genelde toplumun sorunlarını anlatan toplumla iç içe yaşayan ve yetkililere karar sahibi olanlara yani yönetimde sözlü karar sahibi olanlara, olayları anlatır ve çözülmesini talep eder. Gazetecilik budur. Sonra milletvekilliğe ön seçimle seçildim. Halk, üye seçti yani herhangi bir torpille ‘gel seni milletvekili yapalım’ kimse bana demedi. Bir yoğun mücadele sonucu milletvekili oldum. Orada da gördüm ki gazeteciliğin bir benzer yanını sözlü olarak yaşıyorsun. Sıfatım değişmiş Gazeteci Atila Sertel’den, Milletvekili Atila Sertel’e geçmiş ve kürsüde yine halkın sorunlarını anlatıyorsun ve yine onlara çözüm bulunmasını istiyorsun. Emeklinin yaşadığı açlığı, sefaleti anlatıyorsun. İş sözleşmelerinde işçilerin grev hakkı olması gerektiği hakkı anlatıyorsun. Tutuklanan bir gazetecinin hakkını hukukunu savunuyorsun. Gazeteciyken de öyleydim, milletvekili olunca da öyle oldum. Yani bütün benim hayatım yetki ve yetkililere talep etmekle geçti. Gerek gazetecilikle gerek milletvekillikte. 1989 yılında genç bir daire başkanı olarak girdiğim ve çalıştığım İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde, eğer belediye başkanı olursam o talep ettiklerimin çözüm noktasında olacağım. Talep eden değil talep edileni karşılayan bir konumda olacağım. Bunu hiçbir zaman hayatımda yaşamadım. Çözüm noktasında bir erk sahibi olamadık. Eğer iktidar olsaydık, bir bakanlık ya da iktidar milletvekilliği olsaydık bunun çözümü de hazırdık ama olamadık, şimdi diyorum ki İzmir Büyükşehir Başkanı olarak siyasi hayatımın belki de sonuncu evresinde İzmir’de kalıcı bir iz bırakmak,’ hakikaten iyi bir belediye başkanıydı, İzmir halkına çok şey kattı’ dedirtmek için aday oldum yoksa bu benim kişisel olarak bir arayışım değil bu. Ne maddi ne doyumsuzluğun noktası değil. Bu hizmet etme aşkının getirdiği bir sonuç. Bunu yaparsam İzmir’de kalıcı bir iz bırakacağımı düşünüyorum. İzmir benim için çok büyük sevda, güzellik, vazgeçilmez, yaşanılacak bir kent. O kentle bütünleşmek istediğim içindir’’ dedi.‘’ANKARA’YA GİTMEDİM ONUN YERİNE HAKLA BULUŞTUM”Halkın ve üyenin onayı olmadan makama talip olmanın doğru olmadığını ifade eden Sertel, “27 Kasım’da adaylığımı açıkladım. Tunç Soyer’den sonra ilk açıklayan kişi bendim. 28 Kasım İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin lokalinde basın toplantısı yaptık, sonrasında ilk durağım Beydağ oldu. Beydağ’a gittiğimde partililer beni karşıladı. Oturduk sohbet ettik, oradan bir partili bana ’başkanım, bana bir yanlışlık var gibi geldi. Herkes İstanbul, Ankara’ya gidiyor adaylık için, sen Beydağ’a geldin’ dedi. ‘Ben bilinçli olarak Beydağ’a geldim, sonra Kiraz’a Ödemiş’e geçeceğim. Ben partililerimin huzuruna çıkmak istiyorum onların onayını istiyorum. Yukarıdan aşağı bir torpil istemiyorum, öyle bir arayış içerisinde olmadım’ dedim. Sonra Ödemiş’e gittim, orası da çok kalabalık oldu. Tire ve Bayındır’ı gezdim. Ertesi gün Torbalı, Menderes, Seferihisar’ı gezdim. Ardından Urla, Kınık, Bergama, Aliağa’yı Bakır Çay Havzasını gezdim. Foça, Menemen, Karşıyaka’yı da ziyaret ettikten sonra Gaziemir’de olacağım. 30 ilçemizi gezmiş olacağım. İzmir için belki de iki kere Ankara’ya gidiş geliş kadar kilometre yaptım. Ben halkın, üyenin onayı olmadan makama talip olmanın doğru olmadığını düşünen insanım. Üyenin karar vermesi gerektiğini düşünen bir insanım. Çünkü kurultaya da üyeler karar verdi. Önce ilçe kongre üyelerini seçtiler. Kongre üyeleri ilçe başkanı ve il delegelerini seçti. İl delegeleri geldi, İzmir’de il başkanımızı, il yönetimimizi ve kurultay delegelerini seçtiler. Kurultay delegelerimiz de Ankara’ da Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’i seçtiler. Bu anketlerle olmadı. Üye kararıyla oldu. Parti Meclisini ve en yüksek oranı genel başkanımızı seçen üyelerimize kurultayda seçme ve seçilme hakkı sözü verildi. Ben bu sözün tutulacağına olan inancımı koruyorum. Türkiye’de değişimi sağlayan ve yüzyıllık partimizde kurultayla genel başkan değiştirebilen tek parti olduğu için üyeliğin duruşunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. İzmir’de 120 bin üye var. 120 bin üyenin 90 bini üyesi sandığa gitse Büyükşehir Belediye Başkanını seçse arkasında 90 bin aile var demektir. O partiyi kimse yıkamaz.“CUMHURİYET HALK PARTİSİ 2 PUAN KAYBETTİ”CHP’nin İzmir’de oyunun düştüğünü ifade eden Sertel, “Dışardan gelen insanların aday olmasını çok yanlış olduğunu düşünüyorum. 2023 seçimlerinde İzmir dışından gelen adaylar nedeniyle İzmir’de bizim puanlarımız 2 puan düştü ve 2018’e göre Cumhuriyet Halk Partisi 2 puan kaybetti. Üstelik Cumhuriyet Halk Partisi’nin ittifak yaptığı 6 parti vardı. Onların oylarına rağmen iki puan düştü. Bu demektir ki onların oylarını da toplam olarak kabul etsek 6 veya 7 puanlık düşüştür. Öyleyse Genel Başkanımızın kaybında milletvekilliği belirlemede yanlışların da rol aldığını söylemek gerekiyor. Aday belirlerken ‘bana, cana yakın, akrabamdır, bir numaralı tercihimdir’ diye bir yerlerde işaret ederek, bir yerlerde aday belirlemeye kalkar ve İzmir halkının İzmir’deki Cumhuriyet Halk Partili üyelerinin onayını almadan bu işi yaparlarsa İzmir’de sıkıntı doğacağını düşünüyorum. Doğmaması için önceden uyarıyorum. Sandıkları kurun, üye seçsin, katılım sağlansın diyorum” diye konuştu.‘’SANDIKTAN KİM BİRİNCİ ÇIKARSA ONU OMZUMUZDA TAŞIRIZ’’Ön seçim sonucu sandıktan kim çıkarsa onu destekleyeceğini söyleyen Sertel, ’’Sandıklardan Atila Serter çıkmasına inancım var. Ama o konuda karar verecek olan Cumhuriyet Halk Partili üyelerdir. Buradan diğer adaylarda çıkabilir. Hepsi bizim arkadaşımız, hiç sorun değil. Ben kim çıkarsa onun yanında ve onun safında olurum. Tüm arkadaşlarımız için aynı dilek ve temennide bulunuyorum. Hiç kimseyi ayırt etmeden. Buğra Gökçe kişilik olarak çok sevdiğim, saydığım bir insandır. Hiç önemli değil onun İstanbul’dan gelmesi. Sandık kurulsun ve sandıktan o isim çıksın. Hiçbirine, ‘sen neden aday oldun’ demenin doğru olmadığını düşünüyorum. Bu bir demokratik bir yarıştır. Sandıklar kurulur, üyeler söz ve karar sahibi olur, sandıktan kim birinci çıkarsa onu hep beraber omuzlar taşırız” ifadelerini kullandı.‘’CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NİN BAYRAĞI ALTINDA MÜCADELEMİ SÜRDÜRECEĞİM’’Projelerini aday olduktan sonra açıklamanın daha doğru olduğunu ifade eden Sertel, “Süleyman Demirel’in bir sözünü çok severim; ’Doğmamış çocuğa don biçilmez’. Adaylık olmadan proje açıklanması çok doğru değildir. Her aday adayının kent için düşünceleri vardır. Ödemiş’in, Bayındır’ın, Beydağ’ın belediye başkanları bizim belediye başkanlarımız olacağı için, oranın ilçe başkanlarıyla oturup hizmet sıralamasının yapılmasını birlikte yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Örneğin Bayındır’da ivedilikle yapılması gereken bir iş varsa Ödemiş ve Tire’nin belediye başkanına dönüp, ‘şu Bayındır işini tamamlayalım sonra sırayla Ödemiş’e Tire’ye geleceğiz’ diyerek birlikte mutabık kalarak yönetmek gerektiğini düşünüyorum. Ben bu kente belediye başkanı olursam işe insan alırken, liyakate baktığım kadar Cumhuriyet Halk Partili ve İzmirli olan insanlara bakacağım. En az 5 yıl ikametgah şartı arayacağım. Buraya dışardan gelen insanlara da saygım var ama bavulunu alıp işe giren insana değil. En az 5 yıl bu kentte vergisini ödemiş, bu kentte soluk alıp vermiş ailelerin çocuklarına öncülük tanıyacağım. Ben halkın içinde bir belediye başkanı olacağım, beni göreceksiniz. Alsancak’ın sokaklarında da, Ballıkuyu’nun sokaklarında da gezeceğim, Kadifekale’ye de çıkacağım. Haftada bir günümü insanlara ayıracağım. Kesintisiz devam edecek. Belediye otobüsüne binerek, belediye otobüsünün temiz olup olmadığını, yolcu sayısının kaç olduğunu, otobüs hattı iyi çalışıyor mu, çalışmıyor mu diye içinde seyahat eden bir belediye başkanı olacağım. Metroyla Bornova’dan, Göztepe’ye, açılacak olan Narlıdere’ye kadar insanlarla görüşen, konuşan, sıkıntıları onlardan dinleyen, denetimi sağlayan, pazartesi saat 09.00 ile 11.00 sırasında üst düzey bürokratların toplanıp haftayı konuşan ve cuma akşamı da oturup o haftanın nelerin yapılıp yapılmadığını denetleyen bir belediye başkanı olacağım. Bunları planlayarak geliyorum. Bir parkı park bakıcısına emanet ettiğim zaman, parktaki çiçeklerin sorumlusu olarak ona addedeceğim. Bizim bu kente karşı borcumuz varsa bu kentin daha güzel yaşanılır bir hale getirilmesini istiyorsak, bu denetime ve özdenetime ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Tasarruf yapacağım. Çünkü işçi ve memur maaşlarını ödemekte zorlanan bir bütçe değil, tasarruftan kaynaklanan emeğin hakkını zamanında ödeyen ama emeğin karşılığını da isteyen bir belediye başkanı olacağım. Bu filmin başlangıcı 1989’lu yıllarda vardım. Bir kaldırım taşı söküldüğünde o kaldırım taşının başında bekleyen, takılıncaya kadar bekleyen bir yapıdan geliyorum. Sorumluluk insanı sahibiyim ve 13 yıl Türkiye’nin tek yerel yönetim dergisini çıkardım. Türkiye’deki trafoların köşk gibi gözükmesini, çiçeklerle bezenmesini Türkiye’de ilk yayan ve uygulayanlardanız. Belediyecilik açısından Niğde’yi de bilirim, Kayseri’yi de bilirim. Hangi belediyenin ne uygulama yaptığını bilirim. Nasip olursa bu enerjimi halk için harcamak istiyorum. Olursa, olmazsa da benim için hiç sorun olmaz. Ben Cumhuriyet Halk Partiliyim ve sonuna kadar da öyle kalacağım. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bayrağı altında mücadelemi sürdüreceğim” dedi.‘’PİYANGO BİLETİ ALIR GİBİ ADAYLIK BAŞVURUSU YAPIYORLAR’’Aday olacak kişiden ikametgah şartı aranması gerektiğini söyleyen Sertel, “Kazanılacak ve oy potansiyeli yüksek ilçelerde ‘bana da çıkabilir’ diye piyango bileti alır gibi adaylık başvurusu yapanlar var. Örgütün tozunu yutmuş, emeğini burada harcamış insanlar da var. Orada yaşamayan insanların gelip aday olmasını çok doğru bulmuyorum. Muhtarlık seçimlerinde dahi en az bir yıllık ikametgah şartı istiyorsunuz ama belediyeyi, kenti teslim edeceksiniz, valizini alan geliyor. Böyle bir belediye başkanı olur mu? Bölgeyi, sokakları, yapıyı bilmek lazım. Kentte eksiği, aksağı bilen biri olması lazım. Ön seçime girsin, ithal aday seçilsin onu da başımın üstüne koyarım. Hiç korkumuz yok. Seçiliyorsa, sevdirmiş ise kendini hiç sorun yok. Bir kentin milletvekili o kentte oturmalı. Şu anda İstanbul’da oturan iki milletvekilimiz var ve ben çağrıda bulunuyorum. Hiç olmazsa milletvekili sürecinde İzmir’den 2 oda 1 salon ev tutsunlar, ayda bir olmazsa da iki ayda bir İzmir’e uğrayıp İzmir’le kucaklaşsınlar” diye konuştu.‘’TORPİLLE İZMİR YÖNETİLEMEZ’’Torpil ile makam sahibi olunmaması gerektiğini savunan Sertel, “İsimler üzerinden konuşmak istemem… Hacer Foggo çok kıymetli, çok başarılı bir insandır. Ama İstanbul’da çalışmıştır. İstanbul insanıdır. İstanbul’da değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Konak’ta sandıkları koysunlar ve Konak’ta yaşayanlar eğer Hacer Foggo’ya oy verir, seçerlerse başımın üstünde yeri var. Ama torpille İzmir yönetilemez. İzmirlilerin hakkını gasp etmemek gerekir. Siyaset zor ve engebeli bir iştir. Herkesin harcı değil, uzun yılar ister. Ben 1991 yılında milletvekili aday adayı oldum. Ben de bürokrattım, torpil istemedim. 27 aday adayı arasında 2. sıraya geldim. Halk tercihiyle 1. sıraya geldim ama 160 oyla seçim kaybettim. Hiç bırakmadım, 25 yıl sonra 2015’te yapılan ön seçimle halkın huzuruna çıktım ve ön seçimle kazandım. Yoksa bizim gibi gariban, maddi açıdan zengin olmayan insanları; istediğiniz kadar okuyun, kendinizi geliştirin hiç önemli değil. Kimse elinden tutup milletvekili yapmaz. Benim dayım o yüzden halkımdır, benim dayım o yüzden üyemdir ve önlerinde eğilirim. Yerlere kadar eğilirim, hem de hiç utanmam. Ama başkasının önünde beni eğilirken göremezsiniz. Onurumla, dik yaşarım. Yani bir çıkar uğruna eğilmenin bir sonu yoktur. Çıkar büyüdükçe daha fazla eğilirsin. Sonra iki büklüm olup taklalar atmaya başlarsın. Şaklaban olursun. Asla olmak istemem. Çıkar için eğilenlerden olmadık, olmayacağız” dedi.‘’ERDOĞAN BİLE GELSE…”AK Parti’nin İzmir’i alamayacağını söyleyen Sertel, “AK Parti İzmir’e sıcak gelen, İzmirlilerin sıcak baktığı bir yapı değil. Çünkü İzmir’e gavur diye seslenen siyaset yapısından tutun, İzmir’e müftü yolladıklarında ‘irfanınız eksik size müftü yollayalım da irfanınızı tamamlayın’ diyen yapı, ‘İzmir sümüklü çocuğa benziyor’ diyen söylemleri İzmir’in hafızasına kazınmıştır. İzmir bayrağına, Atatürk’üne, vatanına sıkı sıkıya bağlı bir kenttir. İzmir çok farklı bir yapısı var. Laiktir, çağdaştır, demokrattır ve bir arada yaşamayı severler. Kimi çıkarırlarsa çıkarsınlar, hatta Recep Tayip Erdoğan Cumhurbaşkanlığından çıksın, İzmir’ belediye başkanı olmak için gelsin. Belediye başkanı olamaz, mümkün değil. AK Parti, Cumhuriyet Bayramını bile farklı nedenlerle engellemeye çalışırken, İzmir’de bayrak asılmayan balkon, ev kalmamıştır. Bu bile göstergedir’’ dedi.Çiğdem Canpolat
Agora Medya Tv
12 Aralık 2023 - 12:05
Sertel'den 'torpil' tepkisi… Beni eğilirken göremezsiniz!
İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı Atila Sertel, torpil ile makam sahibi olmadığını ve olmayacağını söyleyerek, “Benim torpilim, dayım halkımdır. Üyemdir ve önlerinde eğilirim. Yerlere kadar eğilirim hem de hiç utanmam. Ama başkasının önünde beni eğilirken göremezsiniz. Onurumla, dik yaşarım. Yani bir çıkar uğruna eğilmenin bir sonu yoktur. Çıkar büyüdükçe daha fazla eğilirsin” dedi.
Agora Medya Tv
12 Aralık 2023 - 12:05